-
1 cours
n m1 leçon ders [deɾs]◊avoir / suivre des cours d'anglais — İngilizce ders almak
2 au cours de boyunca◊Il a fait cinq voyages au cours de l'année. — Yıl boyunca beş kere seyahate çıktı.
3 en cours (de) sürme◊Le film est en cours. — Film sürüyor.
◊La maison est en cours de rénovation. — Ev onarım sürecinde.
4 eau akarsu [akaɾ'su]♦ un cours d'eau akarsu5 avoir cours geçerli olmak◊Ces billets ont encore cours. — Bu kâğıt paralar hala geçerli.
◊Ces pratiques n'ont plus cours. — Bu uygulamalar artık geçersiz.
6 valeur kur [kuɾ] -
2 трёхлетний
1) ( о сроке) üç yıllık, üç yıl sürenтрёхле́тняя гражда́нская война́ — üç yıl süren iç savaş
2) ( о возрасте) üç yaşında -
3 полугодовой
altı aylık; yarım yıl / altı ay sürenполугодово́й план — altı aylık plan
полугодова́я забасто́вка — altı ay süren grev
-
4 quadrennial
adj. dört sene süren, dört yılda bir olan————————n. dört yıllık, dört yıl süren olay, dört senede bir olan olay -
5 quadrennial
adj. dört sene süren, dört yılda bir olan————————n. dört yıllık, dört yıl süren olay, dört senede bir olan olay -
6 столько
числ., мест., нареч., врзbu kadar, bunca; o kadar, oncaсто́лько, ско́лько у тебя́ воло́с на голове́ — senin saçının teli kadar
доба́вьте сто́лько же воды́ — bir o kadar su katın
сто́лько ты не сде́лаешь — sen bu kadarını yapamazsın
не сто́лько, ско́лько в про́шлый раз — geçen seferki kadar değil
где ему́ взять сто́лько де́нег?! — nereden bulsun o kadar / onca parayı?!
я его́ сто́лько лет не ви́дел! — onu bunca yıl görmedim!
птиц там сто́лько, что... — orada kuşlar o kadar çok ki,...
ни одна́ из сто́льких пробле́м не решена́ — onca sorunlar içinde hiç biri çözülmemiştir / çözülmüş değildir
по́сле сто́льких лет экспериме́нтов... — bunca yıl süren deneylerden sonra...
••он не сто́лько умён, ско́лько хитёр — akıllı olmaktan çok kurnazdır
-
7 biennial
adj. iki yıllık, iki yıl süren, iki yılda bir olan————————n. iki yıl yaşayan bitki* * *iki yılda bir olan* * *((of plants etc) lasting for two years: Wallflowers are biennial; a biennial plant.) iki yıllık -
8 четырёхлетний
1) ( о сроке) dört yıllık, dört yıl süren2) ( о возрасте) dört yaşında -
9 quinquennial
adj. beş yıllık, beş yıl süren, beş yılda bir olan -
10 septennial
adj. yedi yılda bir olan, yedi yıl süren -
11 sexennial
adj. altı yılda bir olan, altı yıllık, altı yıl süren -
12 vicennial
adj. yirmi yıl süren, yirmi yılda bir olan -
13 yearlong
adj. bir yıllık, bir yıl süren -
14 quinquennial
adj. beş yıllık, beş yıl süren, beş yılda bir olan -
15 septennial
adj. yedi yılda bir olan, yedi yıl süren -
16 sexennial
adj. altı yılda bir olan, altı yıllık, altı yıl süren -
17 vicennial
adj. yirmi yıl süren, yirmi yılda bir olan -
18 yearlong
adj. bir yıllık, bir yıl süren -
19 jahrhundertelang
yüzlerce yıl süren -
20 Realschule
Realschule <-n> forta eğitim okulu, dört yıllık ilkokuldan sonra altı yıl süren orta eğitim okulu
- 1
- 2
См. также в других словарях:
geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kök sap — is., bit. b. Süsende olduğu gibi her yıl kök süren ve yer üstüne sap çıkaran, çok yıllık yer altı gövdesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
lisans — is., Fr. licence 1) Genellikle dört yıl süren üniversite veya yüksekokul öğrenimi Doktora veya lisanslarını hazırladıkları sırada maişet parasını büro ve otel garsonluğu yapmakla çıkarıyorlardı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Bu öğrenim sonunda elde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mayıs böceği — is., hay. b. Kın kanatlılardan, uzunluğu 20 25 mm olan, gelişmesi üç beş yıl süren, bitkilere zararlı bir böcek (Melolontha vulgaris) … Çağatay Osmanlı Sözlük
hüküm sürmek — 1) işbaşında olmak Kral otuz yıl hüküm sürdü. 2) yaygın olmak Hüküm süren kanaat. 3) etki, hız vb. sürmek, devam etmek O yükseklerde fırtına, kar, tipi hüküm sürmekteydi. N. Nâzım … Çağatay Osmanlı Sözlük